Sayfalar

2 Ocak 2010 Cumartesi

YÜKSEK İRTİFAYA UYUM SAĞLAMA-A-klimatizasyon

YÜKSEK İRTİFAYA UYUM SAĞLAMA / A-klimatizasyon

Yüksek İrtifada meydana gelen dağ hastalıklarının en önemli dış sebebi, yükseklere normalden daha süratli çıkmaktır. Bu olay çok nadir olarak zorunluluktan olsa da, çoğu zaman keyfî sebeplerden kaynaklanır. Bilhassa dağcılıkla ilgilenen yeni kişilerde, neler yapabileceklerini ispatlama çabası olarak yüksek bir tempo ile gereğinden fazla bir sürate ulaşılmaktadır.Böyle bir tempo başarıdan değil, bilinçsizlikten kaynaklanır.

Yüksek irtifada, ulaşılan rakımdaki düşen oksijen molekülü seviyesine kişinin alışabilmesi için vücutta meydana gelen değişim sürecine "Yüksekliğe Uyum Sağlama" veya a-klimatizasyon adı verilir. Bu alışma süresi, farklı bünyelere sahip kişilerde farklı sürelerde olur.

Deniz seviyesinden 1.000 m yüksekte bulunan bir kişi, 899 Bar'lık bir basınca ve beraberinde o seviyedeki oksijen miktarına uyum sağlamıştır. Kişi, bulunduğu yükseklikten irtifa kazanmaya bağlı olarak, basıncın 795 Bar’a düştüğü 2.000 m yüksekliğe geldiğinde, vücudunun bu seviyedeki daha düşük olan oksijen miktarına uyum sağlaması gerekmektedir. Aslında bu uyum sadece oksijensizlikle ilgili değil düşük basıncın meydana getirdiği bazı ruhsal ve fiziksel tıbbi rahatsızlıklarla da bağlantılıdır. Yüksek rakımlarda ikamet edenlerin, eşit yükseklikteki dağlara tırmanmada deniz seviyesine yakın yerlerde yaşayanlara göre daha avantajlı oldukları bir gerçektir. Bu, kısmen daha düşük oksijen miktarı altında iş yapabilme gücüne uyum sağlamakla ilişkilidir.

Yüksek irtifaya uyum sağlama (a-klimatizasyon) esnasında vücutta meydana gelen değişiklikleri şöyle sıralamak mümkündür;

1- Erken değişiklikler:

Yüksek solunum: Solunan havanın içindeki oksijen molekülü miktarının düşmesine bağlı olarak solunum sayısının ve derinliğinin artması ( hiperventilasyon). Tırmanma esnasında kasların yoğun tempo ile çalışması ile kimyasal değişim >(fermantasyon)laktik asidin, kimyasal değişim ile karbondioksite dönüştürülmek kaydıyla vücuttan atılır. Fakat bu işlemde, laktik asidin karbondioksite dönüştürülmesi için oksijen gazına ihtiyaç vardır ve irtifadan kaynaklanan düşük seviyedeki oksijeni, boyun atardamarındaki (şah damarındaki) basınca duyarlı alıcılar (kemoreseptörler) yardımıyla anlayan vücut, yeterli miktarda oksijen alabilmek için solunum sayısını ve derinliğini arttırır. Bu olaya "Yüksek Solunum" (hiperventilasyon) adı verilir. Vücutta gerçekleşen bu yüksek solunum, akciğerlerden sıvı kaybının ve kandaki oksijen miktarının artmasına yol açarken kandaki karbondioksit miktarını da azaltır. Fakat bu işlemler sonucunda bile kandaki kısmi oksijen basıncı(PO2) hiçbir zaman deniz seviyesindeki rakamlara ulaşamaz.
Yüksek idrar miktarı: Yüksek solunum sırasında, akciğerler vasıtasıyla normal miktarından daha fazla dışarı atılan karbondioksitin vücuttaki miktarı azalır. Karbondioksit, vücut asit-baz dengesinde asit lehine çalışırken bu azalmayla birlikte düşen asit miktarı dengeyi baz lehine bozar. Bunu telafi etmek için böbrekler vücuttan alkali bir madde olan bikarbonat (HCO3) atımını arttırır. Yüksek miktardaki bikarbonatın vücuttan atılabilmesinin sadece idrar yoluyla mümkün olması, yüksek irtifadaki idrar miktarının artışını ifade eder. Bu uyum sistemi, vücutta yüksek solunum başladıktan 30 ile 40 saat sonra devreye girer. Kişi geceleri birden fazla idrar yapma ihtiyacı hisseder. Eğer bu olay vücutta hissedilmiyorsa, yetersiz sıvı alımı (dehidratasyon) vardır ve yüksekliğe sağlanan uyum iyi değildir.

Yüksek hızda kalp atışı: Yüksek rakımlara ulaşıldıkça akciğerlerde kılcal damarlar (kapiller) büzüşmeye başlar. Bu büzüşme, yüksek hızdaki kalp atışı ile akciğere gelen kan akımına karşı bir direnç meydana getirerek, akciğer atardamarı basıncını yükseltir. Yükselen basınç, irtifa kazanmaya devam etmek suretiyle tehlikeli boyutlara ulaştığında, damarlardan akciğer dokusuna sıvı sızmasına ve sızan sıvının birikmesi sonucunda dağcıyı ölüme götüren akciğer ödemi meydana gelir. Yüksek hızdaki kalp atışı vücut dokularına daha fazla miktarda oksijenin iletilmesini sağlar. Kalp atışının hızlanması ile pompalanan kan ve dolayısı ile hıza bağlı olarak oksijen iletilir. Yüksekliğe uyum sağlandıktan sonra, 6.000 metre ve üzerindeki yükseklikler hariç kalp hızı normale yaklaşır.

2- Geç değişiklikler:

Alyuvar sayısı artar: Yüksek irtifaya alışma süresi devam ederken, vücut kanın oksijen taşıyabilme kapasitesini arttırabilmek için, kemik iliğinde oksijen taşıma işlemini gerçekleştiren alyuvar (hemoglobin) üretimini arttırır. Üretilen alyuvarlar 4 ile 6 gün sonra kanda ortaya çıkarlar. Yüksek irtifaya uyum sağlamış bir dağcıda, deniz seviyesindeki normal bir insanın sahip olduğu değerden % 30 ile % 50 arasında daha fazla alyuvar vardır.

Difosfogliserat üretimi artar: Oksijenin alyuvarlarla bağ kurarak birleşmesini engeller ve dokulara salınımını kolaylaştırır.

Kılcal damar sayısı artar: Oksijen, dokulara sadece kılcal damarlardan geçtiği için, kılcal damar sayısının artması dokulara oksijenin geçişini kolaylaştırır. Vücut bu sebeple kılcal damar sayısını arttırmaya çalışır ve ince dokularda daha çabuk meydana gelir.

Yüksekliğe uyum sağlamanın temel kuralları ise şunlardır:

Mümkün olduğu kadar 2.500 m. nin üzerine herhangi bir araçla hızlı bir şekilde çıkmayın. Daha fazla yükselmeniz gerekiyorsa bu rakımdan îtibaren yürüyerek yükselin. Hızlı ve ani bir şekilde irtifa almışsanız, bulunduğunuz rakımdan itibaren ilk 15-20 saat aşırı efor gerektiren idmanlar yapmayın.

Bir günde alacağınız irtifaınızı düşük tutun. Normal bir dağcı orta yüklü bir vaziyette, bir gün içinde sabit bir tempo ile zorlanmadan 1.000 m ve daha yüksek metrede irtifa kazanabilecek yapıda olsa da, çok yüksek irtifalar için günde en fazla 400-600 m yükseklik kazanılmalıdır. 4.500-5.000m.nin altındaki irtifalar için ise günde 1.000m.den fazla irtifa alınmamalıdır.

Yüksek irtifada bir tırmanış ile kamp alanına vardıktan sonra 300-400 m.daha yükselip geri kamp alanına dönerek orada uyuyun. Bu hareket vücudun yüksek irtifaya alışması için çok faydalı olur.

Çok basit seviyede yüksek irtifa hastalıkları varsa kısa bir süre daha tırmanış yapılabilmesine karşılık orta şiddette dağ hastalıkları görülüyorsa belirtiler geçene kadar daha fazla irtifa kazanmayın. Hastalık belirtilerinin şiddetlendiği durumlarda ise mutlak suretle irtifa kaybedilmelidir.

Bol miktarda sıvı alın. Alacağınız sıvının içine meyve karışımları, oralet gibi katkılar katmanız vücut asit-baz dengesinin düzenlenmesine de yardımcı olur. Nihai tırmanışa başlanmadan önce 1,5 litreye yakın sıvı alınmalıdır. Alınan sıvının sıcak olması da vücuttan gereksiz enerji kaybını da azaltır.

Eğer bulunduğunuz rakımda idrar rengi koyu ve miktarı da az ise bu, yetersiz sıvı alımına işarettir ve yüksek irtifaya uyum sağlamanız için engel teşkil eder. İdrar miktarınız fazla, rengi ise açık ve berrak olmalıdır.

Yüksek irtifaya çıktığınız ilk günlerde vücudu aşırı yoran faaliyetlerden kaçının. Hafif işlerle meşgul olmak, solunumun yavaşlaması ile vücuda giren oksijen miktarını azaltan uykudan daha iyidir.

Alkol, sigara, uyku hapları ve sakinleştirici gibi ilaçlar solunumu baskılamaları sebebiyle kesinlikle kullanılmamalıdır.


Yüksek irtifada, ağır yük ile çok yorulduğunuz günlerde ve bilhassa gecelerinde, protein ve yağlara göre yakılması daha kolay olan karbonhidrat ağırlıklı beslenin. Enerjiye dönüştürülmesi esnasında düşük miktarda oksijen harcaması, özellikle sindirim sırasında vücudu diğer besinlere oranla daha fazla rahatlatır. Fakat günlük kalori ihtiyacının tümü karbonhidratlardan sağlanamayacağı için istirahat günlerinde proteinli ve yağlı gıdalar da alın.