Sayfalar

1 Kasım 2011 Salı

Kına gecesi, nişan, düğün organizasyonu...

Gelin ve damatın anne babası girişte ayakta bekleyerek misafirleri karşılar, sonra görevli onlara yerlerini gösterir.
Misafirlerin yerleşmeleri bittikten sonra,
gelin ve damat müzik eşliğinde salona girer ve ilk danslarını yaparlar.
sonra herkesi selamlamak için masaları dolaşmaya başlarlar.

Dolaşmalar bittikten sonra,
pasta müziğiyle beraber pasta gelir, pasta kesimi olur ve oyun havaları başlar.

müzik:
salona giriş (ilk dans müziği), pasta kesme müziği,
candan erçetin yüksek yüksek tepelere, kınayı getir anne kürtçe ve türkçe,
türkçe ve kürtçe halay havaları..
kasap havası, çiftetelli, ankaralı müzikleri, oyun havaları, misket..
fransızca ve ingilizce slow dans müzikleri...
bir CD hazırlanıp DJ e verilebilir.


kına gecesi:
kına töreni başlarken, tüm  genç kızlar çağrılır. Yüzlerine maske, ellerinde mum tutarlar. Kızlar içeri girer ve ellerini birleştirip bir tünel oluştururlar. Kına önlerinde olarak, gelin ve damat bu tünelden geçerler ve gidip sandalyeye otururlar. Gelin damat otururlar ama kına onların etrafında 3 kez döndürülür. Tüneli oluşturan kızlarda gelir bu şarkı bitene kadar onların etrafında dönerler. 
"Kınayı getir anne" şarkısı başlayınca; damadın annesi gelir ve ellere kına yakar. Gelinin annesi de orada bulunur. Sonra damat gelinin duvağını açar ve gelini alnından öper.

neler gerekiyor:
mumlar, gelin ve damat için kırmızı şal, duvak.maskeler, kına tepsisi ve hazırlanmış kına, candan erçetin "yüksek yüksek tepelere şarkısı", "kınayı getir anne türküsü"
kınayı götürecek bir kız, mesela damadın kızkardeşi.
2 sandalye.

önemli olan burda gelin ve damatın sakin olması hiçbirşeye sinirli tepki vermemesi,
herkesin eğlenmeye çalışması, sadece görevli kişilerin organizasyonda ortalıkta dolaşıp direktifler vermesi. Tüm ablalar, kardeşler işin içine girerse karışıklıklar ve tartışmalar olabilir.

bir tane organizator lazım, birde ona yardım edecek bir erkek kardeş mesela. Misafirleri zaten anne-baba karşılayıp hoşgeldin diyor.
masa numaraları zaten belli olduğundan, salona girişte görevliden öğrenip herkes gidip  yerine oturuyor.

DUGUN:
Düğün için 300 davetli yeterli..
Davetiyeler dağıtılmaya 1- 1,5 ay önceden dağıtılmaya başlıyor.


eğlence:
Müzik olarak düğüne katılacaklardan sevdiğin 20 kişiden filan 2 şer tane şarkı ismi alabilirsin. Düğünde bu şarkıları çalarak onlara bir güzellik yapmış olursun.
Bir halay ekibi veya perküsyon-davul grubu da getirilebilir. Bu konuda farklı fikirler de gündeem getirilebilir tabi.
Fotoğraflardan oluşan bir sunum hazırlayıp gözterilebilir. Tabii sunum powerpointte prova edilmiş ve süreler hazırlanmış olmalı. Veya video formatında hazır edilmiş olmalıdır. Bu gösterim sırasında tepkileri almak ve o anın mutluluğunu yaşayabilmek için salonda olmak lazım; mesela salona girip ilk dansı yapıp oturduktan sonra sunum başlayabilir.


Sunum sırasında çiftler biraz dinlenmiş olurlar ondan sonra ufaktan oyunlar başlayabilir ve ufaktan takı törenine geçilebilir...Herkes salondayken daha, takı törenini yapmakta fayda var..

BU SIRALAMA UZERINE DUSUNMEK GEREKIYOR...

düğün müziği olarak yine bir dans şarkısı, bir pasta müziği, halay-çiftetelli gibi oyun havaları da gerekiyor. Güzel bir DJ zaten bu işleri halledecektir.


Karşılama olarak damat ve gelinin kardeşi gibi 2-3 kişi davetlileri masalarına oturtmak için görevlendirilirse çok kolaylık olacaktır.

Düğünden sonra otelde kalıp, ertesi gün Spa, hamam eşliğinde stres ve toksin atılabilir mesela..

Düğün arabasını güçlü kuvvetli birinin kullanmasında fayda var. Böylece gelin ve damatı taşırken sorunla karşılaşılmayacaktır. 
ZArfların içine 1 er dolarlık konabilir 20 tane mesela..
Düğün sırasında da damat ve gelinin başından aşağı 1 dolarlıklar dökülüyor..


yanına 5-10-20 liralıklardan bolca olmasında fayda var..Ama fotoğrafçı nikah memuru gibi vampirlere de çok fazla değil en fazla 20 tl vermek lazım...En çok o paralara yanıyor insan çünkü..O insanlar 365 gün orda, sadece senin düğününde değil.


Organizasyonu kızmadan kalp kırmadan nazik ve tatlı dilli birilerinin yapmasında fayda var. Çatık kaşlar, sinirli suratlar düğüne gölge düğürebilir. Sonuçta bunun bir eğlence olduğunu unutmamak ve tadını çıkarmaya çalışmak dansetmek oynamak lazımdır:)...Çok fazla kıvırmak kalça oynatmak filan damata pek yakışmayabilir, o yüzden ağırlığını ve efendiliğini çok sarsmamak ta fayda vardır...Sonrada n video ve fotoğraflarda kendini izlerken pişman olunabilir, çok kıvırmışım filan diye..


IMAM NIKAHI:
Düğünün öğleninde, daha gelin hazırlanmaya gitmeden önce bir cami imamını eve getirip aile büyüklerinin eşliğinde imam nikahı yapılır. Nikahta imam dualar eder, kuran okur, evlenip evlenmeyecekleri sorulur..Boşanma bedeli olarak ne istiyorsun diye sorulur..Ev-araba veya ağırlığımca altın?? gelin bir cevap verir. Bu bir formalitedir ama yine de sorulacaktır, o yüzden gelinin önceden bir cevap hazırlamasında fayda var...Ayrıca yüzükler, pastalar, çaylar ve kadınlar için başörtüleri hazırlanması gereklidir.
Sonra yüzükler takılır ve büyüklerin elleri öpülür. Imama 50 tl gibi bir para vermek de fayda vardır. Damat babası herkesin önünde verirse böylece herkes de görmüş ve bilmiş olur.Imam camiiye geri götürülür.






















16 Ekim 2011 Pazar

Blow- film analizi

Blow, 2001 yılı yapımı, yönetmenliğini Ted Demme nin yaptığı bir film; kuzey amerikanın 80 li yıllardaki en büyük kokain satıcısı George Jung ın gerçek hikayesini anlatıyor. Başrollerde Johny Depp, Peneloppe Cruz, ve Cliff Curtis oynuyor.


Jhonny Depp çok iyi oynamış, sanki tüm filmlerine aynı karizmatik, cool kişiliğini yansıtıyor gibi.
Sinema sektörüyle en iyi uyuşturucu karşıtı propagandaları (hatırlayın Trainspotting) Johny Depp gibi populer ikonları da kullanarak çok başarılı bir şekilde yapmak mümkün. Gençlere en iyi ulaşım yöntemlerinden biri sinema.
Amerikanın 80 li yıllarda marihuana, kokain gibi uyuşturucu maddeyle mücadele ettiğini görüyoruz. O zamanlar kokaini Kolombiya dan Kuzey Amerikaya taşıyan belli başlı bağlantılar varmış. Malları ya kendi uçaklarıyla yada o zamanlar hostesler kontrol edilmediği için onların valizlerinde taşıyorlarmış. Malı elden çıkarmak hiç de zor değilmiş.
Jung ın ilişkilerinden öğrendiğimiz kadarıyla, istemeye istemeye insanlar anne ve babasının yaşadıkları ilişkilere benzer ilişkiler yaşamaya yöneliyorlar. Belki farklı olmak elimizdedir, ama şöyle bakınca anlıyoruz ki "biz erkekler babamız gibi oluyoruz zamanla, eşimizin de bizim aile modelimizdeki kadın gibi yani annemiz gibi olmasını bekliyoruz. Onu o şekle sokmaya çalışıyoruz."
Çocuklarımıza nasıl baktığımız, onlarla ilgilenip ilgilenmememiz, onlara nekadar zaman ayırdığımız, hep aile kavramının bizdeki anlamıyla ilintili. Eğer mutlu bir aile istiyorsak öncelikle bizdeki bu aile tanımı üzerine dürüstçe düşünmemiz gerekiyor.
Fimi izlerken bir de şöyle düşünmüştüm: nasıl bir hayat istiyorsan kurman kendi ellerinde. Partiler, müzik, dans, marihuana, hayatında neler istiyorsan onları katabilirsin. Bunun önünde hiçbir engel yok. Kaliforniya ya taşınıp sıfırdan hayat kurmaları da çok hoşuma gitti. Orada çok para kazanıp başarılı olmaları hiç şaşırtmadı, çünkü ancak gerçekten özgür olursan ozaman gerçekten hırslanabilir, karakterli ve zor kararlar alabilirsin. Özgür olmadan aldığın tüm kararların içinde pişmanlık kırıntıları olacaktır.

Düşündüm de hayat öyle pek de uzun değil, 60 ına geldiğinde zaten çoğu şey için geç olmuş olacak. Yaptığımız hataların, pişmanlıkların yükleri omuzlarımızda artacak, çoğu şeyi düzeltemeyecek kadar geç olmuş olacak. Belki bu hatalar başkalarının hayatlarını da etkilemiş olacak ve biz onlar adına da üzgün veya mutlu olacağız. Tüm bu iyilik ve kötülükler büyük bir ızdırap veya mutluluk şeklini alacak. O zaman cennet ve cehennemin ne demek olduğunu belki daha iyi anlayacağız.