Sayfalar

25 Nisan 2011 Pazartesi

Annie Hall - film analizi

Annie Hall 1977,
Woody Allen ın yönetmen ve ortak yazarlığını yaptığı,  Brooklyn doğumlu yahudi komedyen Alvy Singer ve şehirli küçük-burjuva Annie Hall (Diane Keaton ) arasındaki yarı-biyografik sinema filmidir.

Alvy karamsardır, O'na göre insanlar "zavallılar" ve "çaresizler" olarak ikiye ayrılır; "çaresizler" kör sakat gibi engellilerdir ( ki bunların hayata nasıl katlandığını bilemez!), ve "zavallılar" yani geri kalan herkes! Alvy tüm Woody Allen karakterleri gibi "çok" konuşur, herşeyi hiç durmadan sorgular. Filmde en çok sorgulanan ana başlıklar aşk, ölüm, psikanaliz, cinsellik  ve dindir.
Alvy ve Annie arasındaki aşk aslında imkansızdır, çünkü enbaşta aralarında aileden gelen büyük kültür farklılıkları vardır. Bir yanda aristokrat-burjuva bir aile, öbüründe geleneksel ve mütevazi bir yahudi ailesi..
Alvy, küçüklüğünden itibaren hayatı ölümle anlatmaya çalışmıştır, "ölüm benim obsesyonlarımdan biridir" der, kız (Annie) ise hayatı mümkün olduğunca güzel yaşamak ve tadını çıkarmak gerektiğini düşünür. Hakikaten de dinsel eğitimin yoğun olduğu ailelerde, "ölüm kavramı" küçük yaşlardan itibaren öğretilmeye çalışılmış, büyük bir "korku" ve "sınav" unsuru olarak çocukların hayattan gerçekten keyif almalarının önünde enbüyük engellerden biri olmuştur. Annie ninki gibi ailelerde ise tam tersine yeni birşeyler yaşamak, deneyim kazanmak, amaçları-hayalleri peşinden koşmak, yeni insanlarla tanışmaktır hayat...hatta cocain ve marihuana gibi uyuşturucularla ayaklarını yerden kesmeyi gerektirir.. O' da bu amaçla, California LA e taşınıp yeni arkadaşlıklar ve partilerle hayatını renklendirmek ister. Alvy ise aslında hayattan ne istediğini tam olarak bilmemektedir, Newyork' da yaşamak ister ama pek de sevmez aslında, aşık olduğu kadını sürekli eleştirir, yargılar. Filmde biçok kez Freud un şu lafını tekrarlar:

"I would never want to belong to any club that would have someone like me for a member."
Özetle,  "beni kabul edebilecek bir kadının seviyesinde biriyle asla beraber olmak istemem!" Bence bu yargı, erkeklerin en büyük komplekslerinden biridir. Bizi olduğumuz gibi kabul edenler yerine, peşinden koşturan kadınlara daha kolay aşık oluruz! (değilmi?)

Tanıştıkları ilk saatlerdeki flörtleşme sahneleri, hoş sakarlıklar, doğal paslaşmalar, canlılık, sempati, utangaçlık içeren güzel ve samimi kareler yansıtıyor.

"Gerçekçi" sahnelerden birisi, ilişkinin artık tıkandığı ve ayrılmaları gerektiğini ikisinin de aynı anda içlerinden geçirdiği sahnedir. Annie inisiyatifi alır ve "artık bununla yüzleşmemiz gerekiyor, bu ilişki tıkandı" der. "Aşk bir kopekbalığı gibidir; ya dibe batar ya da burnunun dikine olanca hızıyla gider."
 Görünüşe göre onların köpekbalığı "çoktan ölmüştür."

Alvy sürekli herşeyi sorguluyor ve çok çok çok konuşuyor demiştik. (nervous verbal diarrhea).
Annie nin beklediği cinsellik ise daha huzurlu, daha sakin ve daha şevkatli bir ritueldir. Çiftimizin ilişkileri şehvetli olmaktan çok, bu tutum ayrılığından dolayı, ikisinin de katlanmak zorunda olduğu bir sıkıntı gibi. Psikologlarıyla konuştukları sahnede, aynı anda faklı odalarda, aynı sorulara nekadar farklı cevaplar verdiklerini, erkek ve kadın algısının nekadar farklılaşabildiğini görüyoruz.
Alvy nin, sahilde yürürken Annie yi aniden"ensesinden tutması" da bana hem babacan, hem dostane hem de dominant/baskıcı ve maço bir jest olarak göründü.

Filmde sitkom montajları, müzik produktörleri, sinema sektörü gibi birçok konu hakkında da ince eleştiriler var.
Woody Allen, eniyi film dalı dahil 4 dalda oskar alan bu filmde, zeki ve komik senaryosunun yanında, sinematoğrafik açısından yaratıcı ve yenilikçi sayılabilecek birçok teknik kullanmış:
Örneğin:
  • Oyuncunun objektife direk bakarak izleyiciyle diyaloğa geçmesi, bir anlamda izleyicinin şahitliğini alması;
  • babaannenin yemek masasında onu aslında nasıl gördüğünü yansıtma- (şapkalı ve sakallı, bildiğimiz yahudi kılığına geçmesi)
  • sinema kuyruğunda bir yazar(Marshall McLuhan) hakkında atıp tutan bir eleştirmen ile, direk yazarın kendisini getirip yüzleştirmesi ve "keşke gerçek hayatta da böyle olsaydı!" demesi;
  • iki farklı ortamı karşılaştırmak için ekranı ikiye bölerek (PictureInPicture) iki ayrı ortamı da göstermesi,
  • Annie nin "ruh" ve "bedeninin" görsel olarak iki farklı kişi olarak ayrılması,
  • animasyon; masaldaki kötü cadıya aşık olmasının canlandırıldığı kısa çizgi film sahnesi,
  • gençlik ve çocukluk çağlarına flash-back ler
  • hafızasını yenileyip eski anılara dönüşler,
iyi seyirler,
Mahmut IRMAK








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder